Dünya tarihinin, özellikle son asrın en göstere göstere gelen savaşlarından birine tanıklık ediyoruz. Rusya’nın Donbass bölgesine yönelik işgali tüm Ukrayna’ya yönelmiş durumda. Hedefin Donbass bölgesinden tüm Ukrayna’ya yönelmesi ABD’nin iddialarını haklı çıkardı. Avrupa ve ABD’nin yaptırımları şu aşamada sınırlı. Bunun en büyük sebebi Rusya’nın elindeki ticari silahlar. Enerji ve emtia piyasasındaki Rusya hakimiyeti yaptırımların önüne set çekiyor. İnsanlığın, vicdanın değil maddiyatın hakim olduğu bir dünyada bu bakış açısı şaşırtıcı değil.
Ukrayna ve Rusya’yı emtia pazarındaki yeri açısından değerlendirdiğimizde tablo biraz daha netleşmeye başlıyor;
Ukrayna’nın önemi ve emtia piyasalarındaki konumu;
Rusya’nın Ukrayna’nın ne kadarlık bir bölgesini işgal edeceği şu aşamada net değil. Ancak bu işgalin özellikle gıda emtiası arzında bir takım sorunları beraberinde getirmesi bekleniyor. Hakeza işgalin başladığı gün buğday fiyatlarında yaşanan sert yükseliş bunun habercisiydi. İşgalin boyutunun büyük olması ve üretim tarafındaki olası kısıntılar tahıl fiyatlarında topyekün ciddi yükselişlere sebep olabilir. Ukrayna dünya tahıl ihracatında %16’lık bir pazar payına sahip. Dünyanın en büyük 6. mısır, 7. buğday üreticisi olmakla beraber, aynı zamanda dünyanın en büyük ayçiçeği üreticisi. Bununla beraber Ukrayna şeker pancarı, arpa, soya ve kolza tohumu üretiminde dünyanın ilk 10 büyük pazarından biri. 2019 yılında dünya buğday ihracatı pazarında %12, mısır ihracatı pazarında %16, arpa ihracatı pazarında %18 ve kolza tohumu ihracatında %19’luk bir paya sahip. Ayçiçek yağı ihracatındaki pazar payı ise %50’lere yakın seyrediyor. Bu ürünlerin büyük bir kısmı Orta Doğu ve Afrika ülkelerine gitmekle beraber Avrupa da önemli bir pazar olarak öne çıkıyor.
Diğer taraftan savaşın boyutuna göre Avrupa’ya giden boru hatlarının da önemli bir kısmının Ukrayna’dan geçtiğini dikkate aldığımızda bu tarafta yaşanabilecek olası hasarlar Avrupa’ya olan gaz arzını önemli oranda etkileyebilir.
Rusya’nın önemi ve emtia piyasalarındaki konumu;
Rusya tarafında ise en önemli ticari koz olarak enerji piyasasındaki yeri ön plana çıkıyor. Rusya dünya doğalgaz arzının %16,7 ve petrol arzının %11’lik kısmını elinde tutuyor. Rus gazının %83’ü Avrupa pazarına giderken, %12’si de eski Sovyet ülkelerine gönderiliyor. Avrupa açısından baktığımız durumda ise ithal edilen doğalgazın %46’sı Rusya’dan geliyor. Rusya’yı%25’lik pay ile Norveç, %5 ile Cezayir ve Katar takip ediyor. Kalan tedarik ise diğer ülkelerden spot piyasadan sağlanıyor.
Rusya’nın ihraç ettiği petrolün %53’ü Avrupa’ya giderken, %39’u ise büyük oranda Çin olmak kaydıyla Asya ülkelerine gönderiliyor. Rusya, Suudi Arabistan’ın ardından en büyük ikinci petrol ihracatçısı ülke olarak ön plana çıkarken, Avrupa’nın ithal ettiği petrolün %26’sı Rusya’dan geliyor.
Enerji emtia arzında önemli bir rol oynayan Rusya, endüstriyel metallerde de belli oranda önemli bir yere sahip. Rusya’nın sahip olduğu RUSAL adlı şirket dünyanın en büyük ikinci alüminyum üreticisi ve dünya alüminyum üretiminin %9’unu gerçekleştiriyor. Çin pazarı haricinde baktığımızda dünya alüminyum üretimindeki payı %20’lere ulaşıyor.
Bu verilere baktığımızda iki ülkenin de hem dünya hem ülkemiz için farklı emtia pazarlarındaki hakimiyeti ön plana çıkıyor. Gıda için alternatif pazarlar mümkün iken enerji piyasası için bu durum çok geçerli değil. Rusya da bu durumun farkında ve koz olarak kullanıyor.
Yaptırımların caydırıcı olması swift mekanizmasından geçiyor. Ancak şu ana kadar bu alanda herhangi bir resmi karar alınmış değil. Swift piyasası uluslararası ticaretin can damarı. Para akışı bu sistem üzerinden işliyor. Bu sistemin dışında kalan bir ülkenin dış ticaretinin bitme noktasına gelmesi kaçınılmaz. Eğer Rusya swift sisteminden çıkarılırsa Rusya’ya gelen ve giden tüm para transferleri kesilecek. Bu durum ekonomik olarak Rusya’yı köşeye sıkıştıracak en önemli hamle olur ancak AB’nin korkusu Rusya’nın Avrupa’ya olan enerji akışını kesmesi. Bu durumda her kesimin bedel ödediği bir ortam oluşacaktır.
Avrupa şimdi şu tercihi yapmak zorunda; Ekonomik olarak her kesimin bedel ödemesi mi yoksa Ukrayna halkının savaşın acı gerçeğinin bedelini tek başına ödemesi mi? Esasında daha önce Bosna’da, Hocalı’da, Kırım’da ve daha nice yerde insanlık ve maddiyat seçimi arasında sınıfta kalan Batı medeniyetinin tekrar sınıfta kalıp kalmayacağı da belli olmuş olacak.
Batı’yı harekete geçmeye zorlayacak bir diğer etken de Rusya’nın işgalde başarılı olması durumunda tahıl piyasasında da en büyük oyuncu haline gelecek olması. Böylece Rusya elindeki kozlarına bir yenisini daha ekleyecek. Kimbilir, savaşın acı yüzünü Ukrayna halkı ile baş başa bırakan Avrupa belki de bu kozu kaptırmamak için Putin gibi ‘demokrasi’ adına caydırıcı hamlelere yönelir.