2023 TÜRKİYE EKONOMİSİ DEĞERLENDİRMESİ – EYT

EYT’DE KİM MAĞDUR?

Yıllardır bir talep olarak dile getirilen ancak karşılık görmeyen EYT’ye ilişkin talepler sonunda karşılık buldu. Sosyal medya gücünün zühur ettiği bu talep Bloomberg ve Reuters tarafından da bir seçim yatırımı olarak nitelendirildi ki bu duruma itiraz etmek pek mümkün değil.

İlk olarak 2023 yılında yaklaşık 2,25 milyon kişinin, 2024 yılı sonuna kadar ise yaklaşık 5 milyon kişinin yasadan faydalanması bekleniyor. EYT’lilerin ortalama maaşları 8 bin 733 TL, Bağ-Kur’lu bir EYT’linin en düşük ücreti ise 5 bin 811 TL olarak hesaplanıyor. EYT düzenlemesinin ilk yıl bütçeye yaklaşık 250 milyar TL yani 13.5 milyar dolar ilave yük getirmesi bekleniyor. Sosyal güvenlik sisteminin açık verdiği bir dönemde yapılan bu hamle seçim ekonomisinin sonuçlarından sadece biri.

Türkiye’de dağıtım modeline göre işleyen sosyal güvenlik sisteminde aktif çalışanlardan sağladığı prim gelirleriyle, emeklilere aylık ödeyen SGK, 2022 yılında bütçeden yapılan rekor transferlere rağmen 39,7 milyar TL açık verdi. Bu açık önceki yıla göre %84 artmış durumda

Bir diğer TÜİK verisine göre Türkiye’de istihdamdaki nüfus 2022 son çeyreği itibarıyla 31,5 milyon kişi, buna karşılık SGK’ya kayıtlı toplam aktif sigortalı sayısı ise 26,3 milyon dolayında bulunuyor. Buna göre 5 milyona yakın kayıt dışı çalışan var ve adına sigorta primi ödenmiyor.

Geçmiş yıllarda emeklilikte yaş haddi olmaması, kısa çalışma süreleri sonunda emekli olunabilmesi, ekonominin bunu karşılayacak istihdam artışını sağlayamaması, istihdamda kayıt dışılık, uzayan insan ömrü, artan işsizlik gibi nedenlerle ortaya çıkan çalışan-emekli dengesizliği yüzünden sosyal güvenlik sisteminin açıkları ve kamu maliyesine yükü artmaya devam ederken buna ilave olarak EYT düzenlemesi bırakın kamu maliyesini temel matematik ile bile izah edilebilir bir durum değil.

 

BÜYÜME BİZİ KURTARIR MI?

Hiç iyi haber yok mu dediğinizi duyar gibiyim. Elimizde bu bakımdan büyüme verisi var diyebiliriz. GSYH  2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 arttı. GSYH, 2022 yılının tamamında ise bir önceki yıla göre yüzde 5,6 arttı. Büyüme her ne kadar pozitif alanda yer alsa da 2021 yılına oranla önemli bir zayıflama olduğu dikkat çekiyor.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 107,0 artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL oldu.

2022 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 176 bin 589 TL, ABD doları cinsinden 10 bin 655  olarak hesaplandı. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl yüzde 30,1 iken bu oran 2022 yılında yüzde 26,5 oldu. İşgücünün katma değer içindeki payının azalması gelir dağılımındaki adaletsizliği ve gelir gruplarındaki ayrışmanın hızlandığını gösteriyor. Sabit gelirlilerin derinden hissettiği bu durum toplumsal sınıf ayrımlarını da körüklüyor.

 

Sonuç olarak;

Bir şarkıda geçen ‘Dertler derya olmuş ben de bir sandal’ sözleri ekonomideki tabloya bakınca kulaklarımızda çınlıyor. Yıllardır merdiven şeklinde aşağı düştüğümüz ekonomik durum için öteleme, günü kurtarma anlayışı tahribatın boyutunu artırdı. Yaklaşmakta olan krizin ne olacağını az çok bilmekle beraber zamanlaması ve tetikleyicisi hakkında net bir tahminde bulunmak haliyle mümkün değildi. Ancak deprem ile beraber bu tetiklemenin başladığına dair artık güçlü bir kanaatimiz var.

* Ekonomi yönetiminde “liyakat” için kayıp ilanı verilmesine rağmen hala bulunamadı. ‘Bundan daha kötüsü olmaz’ dedikçe daha kötüsü geliyor.

* MB yönetiminin iktisadi bilimlerle olan inatlaşması herhangi bir mantık çerçevesinde açıklanabilir olmaktan çıktı.

* Enflasyon, fiyat istikrarı, büyüme, cari açık, istihdam, bütçe dengesi, MB rezervleri bir ekonominin temel dinamikleridir. Tüm kolonları kesilmiş ekonomimizde elde sadece büyüme kalmış durumda. Siz hiç tek kolon üstünde durabilen bir bina gördünüz mü?

* Dış ticaret açığı Malazgirt Zaferi’nden bu yana en yüksek mertebesine ulaştı. Depremin ekonomik yansımaları ve seçim ekonomisi sebebiyle yıl içerisinde yeni rekorlar gelmeye devam edecek.

* EYT düzenlemesinden faydalananlar bu durumdan memnun olsa da sosyal güvenlik sisteminin dibine konulan bu dinamitin faturası hepimize çıkacak. Hem de çok yakında.

* Seçim enflasyonu sebebiyle artan parasal genişleme deprem harcamaları sebebiyle hız kazanıyor. Yeni bir enflasyon dalgası daha güçlü şekilde geliyor.

* Kuraklık ve mevsim normalleri üstündeki sıcaklık sebebiyle özellikle gıdada enflasyon çok daha fazla hissedilecek

* Rusya, dış ticarette en önemli partner olmuş durumda. AB ve ABD’nin şimdilik göz yumduğu bu durumda işler tersine döner ve bir tercih yapılması gerekirse nurtopu gibi büyük bir krizi kucağımızda bulacağız demektir.

* Botaş’a ait ertelenen borç, ivme kaybeden ihracat, rekor düzeye çıkan dış borç ve boğazına kadar dövize endeksli enstrümana gömülmüş iç borç yapısı. Döviz kurunun dört bir yanı sarılmış durumda.

* Daralan alım gücü, gelir adaletsizliği arttıkça sosyal patlamaların olasılığı artar. Her açıdan zor bir yıl olacak.

*TL bazında yüksek kar rakamları göz boyayan bankalarda kaynak sıkıntısı artıyor. Yaptırımlar ile azalan karlılığa ilave olarak deprem bölgesindeki krediler sebebiyle hem sorunlu kredi hem tahsilat sorunu zaten kıt olan TL maliyetini ciddi ölçüde artıracak.

* 2023-2024 yılları sosyo-ekonomik dip sürecinin yaşanacağı dönem olacak. Sonrasında toparlanma ve yeni bir başlangıç için umutlu olabiliriz.

* İktisat kitaplarında yazmasa da ekonomi ve toplum hayatının en önemli dinamiği adalettir. Bozulan adalet her alanı etkiler. Adalet mülkün temelidir!

Yazılarda yer alan analiz ve görüşler tamamen yazarın kişisel yorum ve görüşlerini yansıtmakta olup, sizin risk ve getiri tercihlerinizle uyumlu olmayabilir, gerçeği yansıtmayabilir ve yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yazılarda yer alan bilgiler yazarın şahsi görüşleri olup F-Ray Finansal Teknolojiler ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

2023 TÜRKİYE EKONOMİSİ DEĞERLENDİRMESİ – EYT

EYT’DE KİM MAĞDUR?

Yıllardır bir talep olarak dile getirilen ancak karşılık görmeyen EYT’ye ilişkin talepler sonunda karşılık buldu. Sosyal medya gücünün zühur ettiği bu talep Bloomberg ve Reuters tarafından da bir seçim yatırımı olarak nitelendirildi ki bu duruma itiraz etmek pek mümkün değil.

İlk olarak 2023 yılında yaklaşık 2,25 milyon kişinin, 2024 yılı sonuna kadar ise yaklaşık 5 milyon kişinin yasadan faydalanması bekleniyor. EYT’lilerin ortalama maaşları 8 bin 733 TL, Bağ-Kur’lu bir EYT’linin en düşük ücreti ise 5 bin 811 TL olarak hesaplanıyor. EYT düzenlemesinin ilk yıl bütçeye yaklaşık 250 milyar TL yani 13.5 milyar dolar ilave yük getirmesi bekleniyor. Sosyal güvenlik sisteminin açık verdiği bir dönemde yapılan bu hamle seçim ekonomisinin sonuçlarından sadece biri.

Türkiye’de dağıtım modeline göre işleyen sosyal güvenlik sisteminde aktif çalışanlardan sağladığı prim gelirleriyle, emeklilere aylık ödeyen SGK, 2022 yılında bütçeden yapılan rekor transferlere rağmen 39,7 milyar TL açık verdi. Bu açık önceki yıla göre %84 artmış durumda

Bir diğer TÜİK verisine göre Türkiye’de istihdamdaki nüfus 2022 son çeyreği itibarıyla 31,5 milyon kişi, buna karşılık SGK’ya kayıtlı toplam aktif sigortalı sayısı ise 26,3 milyon dolayında bulunuyor. Buna göre 5 milyona yakın kayıt dışı çalışan var ve adına sigorta primi ödenmiyor.

Geçmiş yıllarda emeklilikte yaş haddi olmaması, kısa çalışma süreleri sonunda emekli olunabilmesi, ekonominin bunu karşılayacak istihdam artışını sağlayamaması, istihdamda kayıt dışılık, uzayan insan ömrü, artan işsizlik gibi nedenlerle ortaya çıkan çalışan-emekli dengesizliği yüzünden sosyal güvenlik sisteminin açıkları ve kamu maliyesine yükü artmaya devam ederken buna ilave olarak EYT düzenlemesi bırakın kamu maliyesini temel matematik ile bile izah edilebilir bir durum değil.

 

BÜYÜME BİZİ KURTARIR MI?

Hiç iyi haber yok mu dediğinizi duyar gibiyim. Elimizde bu bakımdan büyüme verisi var diyebiliriz. GSYH  2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 arttı. GSYH, 2022 yılının tamamında ise bir önceki yıla göre yüzde 5,6 arttı. Büyüme her ne kadar pozitif alanda yer alsa da 2021 yılına oranla önemli bir zayıflama olduğu dikkat çekiyor.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 107,0 artarak 15 trilyon 6 milyar 574 milyon TL oldu.

2022 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 176 bin 589 TL, ABD doları cinsinden 10 bin 655  olarak hesaplandı. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl yüzde 30,1 iken bu oran 2022 yılında yüzde 26,5 oldu. İşgücünün katma değer içindeki payının azalması gelir dağılımındaki adaletsizliği ve gelir gruplarındaki ayrışmanın hızlandığını gösteriyor. Sabit gelirlilerin derinden hissettiği bu durum toplumsal sınıf ayrımlarını da körüklüyor.

 

Sonuç olarak;

Bir şarkıda geçen ‘Dertler derya olmuş ben de bir sandal’ sözleri ekonomideki tabloya bakınca kulaklarımızda çınlıyor. Yıllardır merdiven şeklinde aşağı düştüğümüz ekonomik durum için öteleme, günü kurtarma anlayışı tahribatın boyutunu artırdı. Yaklaşmakta olan krizin ne olacağını az çok bilmekle beraber zamanlaması ve tetikleyicisi hakkında net bir tahminde bulunmak haliyle mümkün değildi. Ancak deprem ile beraber bu tetiklemenin başladığına dair artık güçlü bir kanaatimiz var.

* Ekonomi yönetiminde “liyakat” için kayıp ilanı verilmesine rağmen hala bulunamadı. ‘Bundan daha kötüsü olmaz’ dedikçe daha kötüsü geliyor.

* MB yönetiminin iktisadi bilimlerle olan inatlaşması herhangi bir mantık çerçevesinde açıklanabilir olmaktan çıktı.

* Enflasyon, fiyat istikrarı, büyüme, cari açık, istihdam, bütçe dengesi, MB rezervleri bir ekonominin temel dinamikleridir. Tüm kolonları kesilmiş ekonomimizde elde sadece büyüme kalmış durumda. Siz hiç tek kolon üstünde durabilen bir bina gördünüz mü?

* Dış ticaret açığı Malazgirt Zaferi’nden bu yana en yüksek mertebesine ulaştı. Depremin ekonomik yansımaları ve seçim ekonomisi sebebiyle yıl içerisinde yeni rekorlar gelmeye devam edecek.

* EYT düzenlemesinden faydalananlar bu durumdan memnun olsa da sosyal güvenlik sisteminin dibine konulan bu dinamitin faturası hepimize çıkacak. Hem de çok yakında.

* Seçim enflasyonu sebebiyle artan parasal genişleme deprem harcamaları sebebiyle hız kazanıyor. Yeni bir enflasyon dalgası daha güçlü şekilde geliyor.

* Kuraklık ve mevsim normalleri üstündeki sıcaklık sebebiyle özellikle gıdada enflasyon çok daha fazla hissedilecek

* Rusya, dış ticarette en önemli partner olmuş durumda. AB ve ABD’nin şimdilik göz yumduğu bu durumda işler tersine döner ve bir tercih yapılması gerekirse nurtopu gibi büyük bir krizi kucağımızda bulacağız demektir.

* Botaş’a ait ertelenen borç, ivme kaybeden ihracat, rekor düzeye çıkan dış borç ve boğazına kadar dövize endeksli enstrümana gömülmüş iç borç yapısı. Döviz kurunun dört bir yanı sarılmış durumda.

* Daralan alım gücü, gelir adaletsizliği arttıkça sosyal patlamaların olasılığı artar. Her açıdan zor bir yıl olacak.

*TL bazında yüksek kar rakamları göz boyayan bankalarda kaynak sıkıntısı artıyor. Yaptırımlar ile azalan karlılığa ilave olarak deprem bölgesindeki krediler sebebiyle hem sorunlu kredi hem tahsilat sorunu zaten kıt olan TL maliyetini ciddi ölçüde artıracak.

* 2023-2024 yılları sosyo-ekonomik dip sürecinin yaşanacağı dönem olacak. Sonrasında toparlanma ve yeni bir başlangıç için umutlu olabiliriz.

* İktisat kitaplarında yazmasa da ekonomi ve toplum hayatının en önemli dinamiği adalettir. Bozulan adalet her alanı etkiler. Adalet mülkün temelidir!

Yazılarda yer alan analiz ve görüşler tamamen yazarın kişisel yorum ve görüşlerini yansıtmakta olup, sizin risk ve getiri tercihlerinizle uyumlu olmayabilir, gerçeği yansıtmayabilir ve yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yazılarda yer alan bilgiler yazarın şahsi görüşleri olup F-Ray Finansal Teknolojiler ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Görüşmeye Başla!
Whatsapp Destek Hattı
F-Ray Finansal Teknolojiler
Merhaba. F-Ray Finansal Teknolojiler WhatsApp Destek Hattına Hoşgeldiniz